Etiket: Yabancı Dil

  • Yabancı Dillerdeki İlginç Kelimeler ve Anlamları

    Diller, insanlığın kültürel birikiminin en önemli yansımalarından biridir. Her dil, kendine has ifade biçimleri ve nüanslarıyla bir kültürün, yaşam tarzının ve tarihinin izlerini taşır. Türkçe de zengin bir ifade gücüne sahip olsa da, dünya dillerinde yer alan bazı kelimeler, ne yazık ki tam anlamıyla Türkçeye çevrilemeyen, benzersiz kavramları içinde barındırır. Bu yazıda, farklı dillerden, anlamı kelimeyle tam olarak ifade edilemeyen ilginç kelimeleri keşfedecek ve her birinin ardındaki kültürel bağlamları ayrıntılarıyla inceleyeceğiz.


    1. Kelimelerin Ötesinde Bir Anlam: Neden “Çevrilemez”ler?

    Bir kelimenin başka bir dile tam olarak çevrilememesi, o kelimenin içerdiği duygusal, kültürel ve tarihsel derinlikten kaynaklanır. Çeviri sürecinde kelimenin birebir anlamı aktarılabilir; ancak, o kelimenin çağrıştırdığı his, yaşam tarzı veya kültürel deneyim genellikle kaybolur. İşte bu yüzden bazı kelimeler, tıpkı bir müzik parçasının ruhunu ya da bir ressamın tablosunun hissini anlatmak gibidir: Kelimeler yetersiz kalır.


    2. Dünyanın Dört Bir Yanından Çevrilemeyen Kelimeler

    2.1. Saudade (Portekizce)

    • Anlamı: Yoğun bir özlem, melankoli, geçmişe duyulan derin hasret.
    • Kültürel Bağlamı: Portekiz ve Brezilya kültüründe önemli bir yer tutan “saudade”, kaybedilen ya da ulaşılamayan güzelliklere duyulan duygusal bağlılığı ifade eder. Bu kelime, nostalji ve hüzün karışımını yansıtarak, geçmişe dair buruk bir özlemi simgeler.

    2.2. Schadenfreude (Almanca)

    • Anlamı: Başkalarının talihsizliklerinden duyulan gizli sevinç.
    • Kültürel Bağlamı: Alman kültüründe, bireylerin toplumsal normlar çerçevesinde birbirlerinin acılarına üzüntü duydukları ama bazen bilinçaltında bir rahatlama hissettikleri karmaşık duygusal durumları anlatır. Kelime, insan doğasının karanlık yanlarını açığa çıkarır.

    2.3. Tsundoku (Japonca)

    • Anlamı: Satın alınan kitapların okunmadan, yığılması.
    • Kültürel Bağlamı: Japonya’da kitap sevgisi derin bir kültürel miras olsa da, aynı zamanda modern tüketim alışkanlıklarının bir yansıması olarak da görülür. Tsundoku, bilgiye olan açlık ve modern yaşamın temposuyla uyumlu olarak ortaya çıkan ironik bir durumu simgeler.

    2.4. Hiraeth (Galce/İngilizce)

    • Anlamı: Özlem duyulan ama bir daha geri dönemeyecek, idealize edilmiş ev ya da geçmişe duyulan hasret.
    • Kültürel Bağlamı: Galce’de sıkça rastlanan bu kelime, özellikle diaspora toplumlarında, vatan hasreti ve kaybolan geçmişin acısını ifade eder. Hiraeth, kişisel ve toplumsal hafızanın derin izlerini taşır.

    2.5. Meraki (Yunanca)

    • Anlamı: Bir işe ruhunu, sevgisini ve yaratıcılığını katarak özenle yaklaşmak.
    • Kültürel Bağlamı: Yunanca’da, bir şeyi yaparken içine kendini tamamen vermek, o işe ruh katmak anlamına gelen bu kelime, sanattan mutfağa, el işlerinden günlük işlere kadar her alanda karşımıza çıkar. Meraki, yaratıcı süreçlerin özünü ve tutkuyu ifade eder.

    2.6. Gezelligheid (Felemenkçe)

    • Anlamı: Sıcaklık, samimiyet, konfor ve birlikte olmanın yarattığı hoş atmosfer.
    • Kültürel Bağlamı: Hollanda ve Belçika kültüründe önemli bir yer tutan bu kelime, dostça sohbetler, sıcak mekanlar ve aile ortamlarının yarattığı pozitif duyguları özetler. Gezelligheid, fiziksel mekanın ötesinde, duygusal bir yakınlığı ve yaşam kalitesini temsil eder.

    2.7. Lagom (İsveççe)

    • Anlamı: Ne çok az, ne de çok fazla; tam olması gereken miktarda.
    • Kültürel Bağlamı: İsveç kültürünün temel taşlarından biri olan “lagom”, yaşamın tüm alanlarında denge ve ölçülülüğü öne çıkarır. Hem iş hayatında hem de sosyal yaşamda uygulanabilen bu felsefe, aşırılıklardan kaçınmayı ve sürdürülebilir yaşamı teşvik eder.

    2.8. Ikigai (Japonca)

    • Anlamı: Hayatın anlamı, yaşam amacını bulma ve bunun peşinde koşma.
    • Kültürel Bağlamı: Japon kültüründe derin bir yer edinen ikigai, bireyin sabahları yataktan kalkmasını sağlayan o özel his ve motivasyon kaynağını ifade eder. Bu kelime, iş ve yaşam arasında denge arayışını, tutkuyu ve anlamı bir araya getirir.

    2.9. Duende (İspanyolca)

    • Anlamı: Sanatsal ifadede derin, bazen açıklanamaz bir ruh hali, tutku.
    • Kültürel Bağlamı: Özellikle Flamenko dansı ve müziğinde kendini gösteren duende, sanatçının içsel coşkusunu ve izleyiciyle kurduğu o duygusal bağı temsil eder. Duende, sanatın sadece teknik bir ifade biçimi değil, ruhun bir yansıması olduğunu vurgular.

    2.10. Gökotta (İsveççe)

    • Anlamı: Sabahın erken saatlerinde kalkıp dışarı çıkıp kuş cıvıltılarını dinlemek.
    • Kültürel Bağlamı: İsveç kültüründe doğayla iç içe olmanın, dinginlik ve huzurun simgesi olan bu kelime, modern hayatın karmaşasından uzaklaşıp doğanın sessizliğinde kendini yeniden keşfetme arzusunu ifade eder.

    3. Bu Kelimelerin Kültürel Yansımaları

    3.1 Dil ve Kimlik

    Her bir çevrilemeyen kelime, o dili konuşan toplumun yaşam biçimini, değerlerini ve tarihsel deneyimlerini yansıtır. Örneğin, saudade Portekiz ve Brezilya halkının geçmişe, kayıplara ve nostaljik duygulara olan derin bağlılığını ifade ederken, lagom İsveç’teki denge ve ölçülülük felsefesinin bir simgesi haline gelmiştir.

    3.2 Kültürel Bağlamın Önemi

    Kelimenin içeriğindeki kültürel bağlamı anlamadan, yalnızca kelimenin sözlük anlamını bilmek yetersiz kalır. Ikigai gibi kavramlar, bireyin kendini gerçekleştirme sürecine dair zengin bir kültürel mirası barındırırken, gezelligheid gibi kelimeler ise sosyal ilişkilerin ve birlikte olmanın yarattığı sıcaklığı dile getirir.

    3.3 Evrensel Duygular ve Yerel İfadeler

    İnsanlık, evrensel duyguları paylaşırken, bu duygular her kültürde farklı şekillerde ifade edilir. Bir yandan herkes sevgi, hüzün, özlem ve mutluluk hissederken, diğer yandan bu duyguları anlatan kelimeler kültürden kültüre farklılık gösterir. İşte bu yüzden, çevrilemeyen kelimeler, insan deneyiminin zengin çeşitliliğini gözler önüne serer.


    4. Çevrilemeyen Kelimeler Üzerine Düşünceler

    4.1 Dilin Sınırlarını Zorlamak

    Çevrilemeyen kelimeler, dilin sınırlarını aşan, insan duygularını ve deneyimlerini tam olarak ifade edemeyen unsurlar olarak karşımıza çıkar. Bu kelimeler, dilin hem güzelliğini hem de yetersizliğini ortaya koyar. Bir dilin zenginliği, yalnızca kelime dağarcığıyla değil, aynı zamanda bu kelimelerin içinde sakladığı kültürel anlamlarla ölçülür.

    4.2 Kültürlerarası İletişimde Zenginlik

    Farklı dillerden gelen çevrilemeyen kelimeleri öğrenmek, başka kültürlerin nasıl düşündüğünü, neye değer verdiğini anlamamıza yardımcı olur. Bu tür kelimeler, kültürlerarası iletişimi derinleştirir ve bize dünyaya daha geniş bir perspektiften bakma imkânı sunar.

    4.3 Kendi Dilimize Katkıları

    Yabancı dillerden çevrilemeyen kelimelerle tanışmak, kendi dilimizde ifade edilemeyen duygulara yeni bir pencere açar. Bu kelimeler, zaman zaman Türkçemize de ilham vererek, yeni ifadelerin, metaforların ve yaratıcı anlatım biçimlerinin ortaya çıkmasına yardımcı olabilir.


    Yabancı dillerdeki çevrilemeyen kelimeler, insan deneyiminin zengin ve çok boyutlu yapısını yansıtan değerli ifadelerdir. Her kelime, ardında yatan kültürel mirası, toplumsal değerleri ve tarihsel birikimiyle, yalnızca bir anlam değil; aynı zamanda bir yaşam felsefesini ve duygusal derinliği de beraberinde getirir.

    Bu yazıda ele aldığımız kelimeler – saudade, schadenfreude, tsundoku, hiraeth, meraki, gezelligheid, lagom, ikigai, duende, ve gökotta – her biri, bulunduğu kültürde kendine has bir yeri olan, evrensel duyguların yerel ifadelere dönüşmüş örnekleridir. Bu kelimeler sayesinde, farklı kültürleri anlamak, dilin sınırlarını keşfetmek ve insan ruhunun en ince nüanslarını ortaya çıkarmak mümkün hale gelir.

    Kelimeler, aslında sadece iletişim aracı değil, aynı zamanda bir kültürün kalbidir. Yabancı dillerdeki çevrilemeyen kelimeleri keşfetmek, bize hem dilin hem de kültürlerin ne kadar derin ve renkli olduğunu gösterir. Bu tür ifadeler, evrensel insan deneyimlerini daha da zenginleştirir ve kültürlerarası anlayışı geliştirmek için eşsiz bir araçtır.

    Çevrilemeyen kelimeler yalnızca dilsel bir zorluk değil, aynı zamanda farklı yaşam biçimlerine, düşünce tarzlarına ve duygusal derinliklere açılan birer kapıdır. Onları keşfetmek ve anlamak, dünyaya daha açık ve kapsayıcı bir pencereden bakmamızı sağlar. Bu keşif, bizi kendi kültürümüze ve dilimize daha yakından bakmaya, yeni ifadeler yaratmaya ve insan deneyiminin evrenselliğini takdir etmeye davet eder.

  • Eğer Dünyada Sadece Bir Dil Konuşuluyor Olsaydı Ne Olurdu?

    Eğer Dünyada Sadece Bir Dil Konuşuluyor Olsaydı Ne Olurdu?

    Dünya üzerinde bugün 7.000’den fazla dil konuşulmaktadır. Ancak hayal edelim ki tüm insanlar aynı dili konuşuyor. İlk bakışta, bu senaryo küresel iletişim açısından büyük bir kolaylık gibi görünebilir. Fakat, bunun kültürel, ekonomik ve toplumsal açıdan derin etkileri olurdu.


    Eğer Dünyada Sadece Bir Dil Konuşuluyor Olsaydı Ne Olurdu? - Yabancı Dil

    Olumlu Yönleri

    1. Daha Kolay İletişim
      Farklı dillerin ortadan kalkması, insanların daha kolay anlaşmasını sağlar. Seyahat etmek, eğitim almak veya uluslararası iş yapmak çok daha basit olurdu. Dil engeli ortadan kalkacağı için yanlış anlaşılmalar ve tercüme hataları azalırdı.
    2. Ekonomik Avantajlar
      Küresel ticaret çok daha hızlı ve verimli hale gelirdi. Şirketler, çok dilli müşteri hizmetleri sağlamak zorunda kalmaz, uluslararası iş anlaşmaları ve diplomatik süreçler hızlanırdı.
    3. Teknoloji ve Bilimde İlerleme
      Bilim insanları ve araştırmacılar ortak bir dilde çalışacağı için bilgi paylaşımı daha hızlı olurdu. Araştırmaların çeviri ihtiyacı olmadan herkes tarafından erişilebilir olması, bilim ve teknolojiye büyük bir ivme kazandırırdı.

    Olumsuz Yönleri

    1. Kültürel Çeşitliliğin Kaybı
      Dil, bir kültürün en önemli unsurlarından biridir. Eğer tüm insanlar tek bir dili konuşsaydı, yerel dillerin yok olmasıyla birlikte halkların gelenekleri, edebiyatı, şarkıları ve tarihi anlatıları da kaybolurdu. Bu da kültürel çeşitliliğin ve zenginliğin azalmasına yol açardı.
    2. Fikir ve Düşünce Biçimlerinin Tekdüzeleşmesi
      Dil, insanların dünyayı algılama biçimlerini şekillendirir. Farklı dillerin ortadan kalkması, insanların düşünce yapılarında da bir standartlaşmaya neden olabilir, yaratıcı ve farklı bakış açılarını azaltabilirdi.
    3. Dil ve Kimlik Bağının Kopması
      İnsanlar dilleriyle kendilerini ifade eder ve kültürel kimliklerini korurlar. Tek bir dilin baskın hale gelmesi, diğer dillerin konuşulmasını engelleyerek kimlik kaybına yol açabilir, bazı toplulukların kendilerini dışlanmış hissetmesine neden olabilirdi.
    4. Baskın Dilin Kim Tarafından Belirleneceği Sorunu
      Eğer dünyada tek bir dil olsaydı, bu dilin hangisi olacağı büyük bir tartışma konusu olurdu. Bu, bazı toplumların kültürel ve dilsel olarak dezavantajlı hale gelmesine neden olabilirdi.

    Tek bir dilin konuşulduğu bir dünya, küresel iletişim ve işbirliği açısından büyük avantajlar sağlasa da kültürel çeşitliliğin kaybolması, düşünce yapılarının tekdüzeleşmesi ve kimliklerin zayıflaması gibi büyük kayıplara yol açabilirdi. Belki de ideal senaryo, herkesin ortak bir ikinci dili bilmesi ancak ana dillerini de koruyarak kültürel miraslarını yaşatmasıdır.

  • Dil Kursu Seçiminde Dikkat Edilmesi Gerekenler: Dil Öğrenme Yolculuğunuzda Doğru Adımlar

    Yeni bir dil öğrenmek, kültürel farklılıkları keşfetmek ve kişisel gelişiminizi desteklemek için harika bir yoldur. Ancak, doğru dil kursunu seçmek, başarılı bir dil öğrenme deneyimi için hayati öneme sahiptir. İşte dil kursu seçerken dikkate almanız gereken bazı önemli faktörler:

    1. Kursun Amacınızla Uyumlu Olup Olmadığı

    Dil kursu seçerken ilk adım, amacınızı belirlemektir. Neden yeni bir dil öğrenmek istiyorsunuz? Seyahat etmek mi istiyorsunuz, iş fırsatlarını artırmak mı istiyorsunuz, yoksa sadece kişisel gelişiminizi mi desteklemek istiyorsunuz? Amacınıza uygun bir kurs seçmek, size en fazla fayda sağlar. Örneğin, işle ilgili bir dil öğrenmek istiyorsanız, iş İngilizcesi kurslarına katılmak daha uygun olabilir.

    2. Dil Seviyenize Uygunluk

    Dil kurslarının farklı seviyelerde sunulduğunu unutmayın. Başlangıç seviyesinden ileri seviyeye kadar çeşitli seviyelerde kurslar mevcuttur. Dil becerilerinizi doğru bir şekilde değerlendirin ve seviyenize uygun bir kurs seçin. Seviyeniz çok düşükse, temel bir dil kursu ile başlamak daha mantıklı olacaktır.

    3. Eğitim Yöntemi ve Program

    Kursun eğitim yöntemi ve programı da büyük bir öneme sahiptir. Dil öğrenme tarzınıza uygun bir kurs seçmek başarınızı artırabilir. Öğretmenlerin kullanacağı öğretim materyali, sınıf içi etkinlikler ve kursun genel yapısı hakkında bilgi edinin. Ayrıca kursun ne kadar süreceğini ve hangi sıklıkta olduğunu da göz önünde bulundurun.

    4. Öğretmenlerin Nitelikleri

    Kursun öğretmenleri, dil öğrenme deneyiminizi büyük ölçüde etkileyebilir. Öğretmenlerin dilde uzmanlık ve eğitim deneyimine sahip olmaları önemlidir. Öğretmenlerin sınıftaki öğrencilere ilgi göstermeleri, motive etmeleri ve etkili bir şekilde öğretmeleri gerekir.

    5. Kültürel Deneyim ve İmkanlar

    Dil öğrenme, sadece dilin kendisi değil, aynı zamanda dilin konuşulduğu kültürü de keşfetmek anlamına gelir. Dolayısıyla, kursun kültürel deneyimler sunup sunmadığını da dikkate almalısınız. Dil kursu, kültürel etkinlikler, dil değişim programları veya öğrencilerin dil pratiği yapabilecekleri fırsatlar sunuyor mu? Bu unsurlar, dil öğrenme deneyiminizi daha zengin kılabilir.

    6. Referanslar ve İncelemeler

    Diğer öğrencilerin deneyimleri, bir dil kursunu değerlendirmenize yardımcı olabilir. Kursun sunduğu hizmetler ve kalite hakkında referanslar ve incelemeler okumak, kurs seçiminizde size rehberlik edebilir. Kursun sunduğu hizmetler hakkında daha fazla bilgi edinmek için kurs organizatörlerinden referanslar istemek de iyi bir fikirdir.

    Doğru dil kursunu seçmek, dil öğrenme yolculuğunuzun başarılı olmasını sağlamak için kritiktir. Yukarıda bahsedilen faktörleri göz önünde bulundurarak, dil kursunuza karar verirken dikkatli olmalısınız. Dil öğrenme süreci, zaman ve çaba gerektiren bir süreçtir, bu nedenle doğru kursu seçmek, bu süreci daha etkili ve keyifli hale getirebilir.

  • Teknoloji Destekli İngilizce Öğrenimi: En Etkili Dil Öğrenme Uygulamaları


    Modern Teknolojiyle İngilizce Öğrenimi: En İyi İngilizce Öğreten Uygulamalar

    Günümüzde, dil öğrenme süreçleri, teknolojinin getirdiği imkanlarla önemli ölçüde değişmiştir. İngilizce öğrenimi de bu teknolojik gelişmelerden büyük ölçüde faydalanmıştır. Bu yazıda, modern teknolojiyle İngilizce öğreniminin ne kadar etkili olabileceğini ve en iyi İngilizce öğreten uygulamaları inceleyeceğiz.

    Teknoloji ve Dil Öğrenimi

    Teknolojinin dil öğrenimi alanına getirdiği yenilikler, öğrenme süreçlerini daha etkili ve erişilebilir hale getirmiştir. Özellikle mobil uygulamalar, dil öğrenenlere esneklik ve özelleştirilmiş öğrenme deneyimi sunmaktadır. İşte en iyi İngilizce öğreten uygulamalar:

    1. Duolingo
    Duolingo, interaktif ve oyunlaştırılmış bir yaklaşımla dil öğrenmeye olanak tanır. Kullanıcılar, temel dil becerilerini geliştirmek için kelime bilgisi, dilbilgisi ve konuşma pratiği yapabilirler.

    2. Babbel
    Babbel, gerçek hayat durumlarına odaklanarak pratik yapma fırsatı sunan bir platformdur. Konuşma, dinleme, yazma ve okuma becerilerini geliştirmek için özelleştirilmiş dersler sunar.

    3. Rosetta Stone
    Rosetta Stone, dil öğrenimini doğal bir dil edinme sürecine benzetmeye çalışır. Görsel ve işitsel materyallerle zenginleştirilmiş dersleriyle katılımcıların dilde kendilerini ifade etmelerine yardımcı olur.

    4. Memrise
    Memrise, tekrar ve görsel hafıza teknikleriyle dil öğrenme konusunda öne çıkar. Kullanıcılar, geniş bir kelime hazinesi oluşturmak için özelleştirilmiş öğrenme planları oluşturabilirler.

    5. FluentU
    FluentU, gerçek dünya materyalleriyle dil öğrenme fırsatı sunar. Video klipler, haberler, şarkılar ve filmler gibi içeriklerle dilbilgisi ve kelime dağarcığını geliştirir.

    Uygulamaların Avantajları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

    • İlerlemenizi takip etmek ve hedefler belirlemek için uygulamaların içerdiği izleme araçlarından yararlanabilirsiniz.
    • Dil öğrenme uygulamalarını kullanırken, çeşitli içerik türlerini (video, metin, ses) kullanarak çok yönlü bir öğrenme deneyimi yaşayabilirsiniz.
    • Her uygulamanın öğrenme yöntemi ve yaklaşımı farklıdır. Kendi öğrenme tarzınıza uygun uygulamaları seçmek önemlidir.

    Sonuç

    Teknoloji destekli İngilizce öğrenimi, geleneksel yöntemlere kıyasla daha esnek, interaktif ve kişiselleştirilmiş bir deneyim sunar. Farklı uygulamaları deneyerek, dil becerilerinizi geliştirmek için en uygun olanı bulabilirsiniz. Ancak unutmayın ki, uygulamaların yanı sıra gerçek hayatta İngilizceyi kullanma ve pratiğe dökme de önemlidir.

  • Gıran Goyulupta Goyulmayasıca Ne Demektir?

    Merhaba sevgili okurlarım, bugün sizlere bir atasözü olan “Gıran goyulupta goyulmayasıca” hakkında biraz bilgi vermek istiyorum. Bu atasözü Safranbolu şivesi, yani Karabük ilinin Safranbolu ilçesinde konuşulan yerel bir Türkçe lehçesi ile yazılmıştır. Ege Bölgesi’nde de “Gıran giresice” şeklinde kullanılan bir beddua anlamına gelmektedir. Kelime anlamı olarak “köküne gıran girsin” demektir. Gıran ise hem ağır hem de kıtlık anlamına gelen bir kelimedir. Bu yüzden bu beddua, sahip olduğun bütün malı kaybet, kökün, soyun sopun kurusun gibi bir anlama gelir.

    Peki bu beddua neden bu kadar yaygın ve etkili? Bunun için Kürt kültürü ve tarihi hakkında biraz bilgi sahibi olmak gerekir. Kürtler, tarih boyunca pek çok zorluk ve baskıyla karşılaşmış bir halktır. Anadolu’nun dağlık ve verimsiz bölgelerinde yaşamak zorunda kalmışlar, sürekli göç etmek ve savaşmak durumunda kalmışlardır. Bu yüzden mal mülk sahibi olmak, kök salmak ve neslini devam ettirmek onlar için çok önemli bir değerdir. Bu değerleri kaybetmek ise en büyük felaket olarak görülür.

    Bu yüzden “Gıran goyulupta goyulmayasıca” gibi bir beddua, Kürtler için çok ağır ve korkutucu bir ifadedir. Bu bedduayı duyan biri, kendisine büyük bir lanet okunduğunu hisseder ve çok üzülür. Bu bedduayı söyleyen biri ise çok öfkeli ve kinli olduğunu gösterir. Bu beddua, sadece çok ciddi durumlarda ve çok büyük düşmanlıklarda kullanılır.

    Bu bedduanın Türkçe karşılığı ise “Allah belanı versin” veya “Allah seni kahretsin” gibi ifadelerdir. Ancak bu ifadelerin Kürtçe bedduadan daha hafif olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü Türk kültüründe Allah’a sığınmak ve Allah’ın adaletine güvenmek daha yaygındır. Bu yüzden Allah’ın belasını dilemek, Allah’ın adaletine teslim olmak anlamına da gelebilir. Ancak Kürt kültüründe gıran gibi somut ve acı verici bir kavram kullanmak, daha ağır ve kesin bir lanet olarak algılanır.

    Sonuç olarak, “Gıran goyulupta goyulmayasıca” Kürtçe bir atasözüdür ve çok ağır bir beddua anlamına gelir. Bu bedduayı söyleyen veya duyan kişilerin çok dikkatli olması gerekir. Çünkü bu beddua, hem söyleyenin hem de duyanın hayatını olumsuz etkileyebilir. Bu yüzden bu bedduayı gereksiz yere kullanmamak ve karşılıklı saygı ve sevgi içinde yaşamak en iyisidir.

    Umarım bu yazım sizlere faydalı olmuştur. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.

error: Content is protected !!