Altın Saçlı Kız ve Üç Ayı masalı, İngiliz halk masalları arasında en çok bilinen ve sevilen hikayelerden biridir. Bu klasik masal, merak, ahlaki dersler ve misafirperverlik gibi temalar etrafında şekillenir.

Masal, ormanda yaşayan üç ayıdan oluşan bir aile ile başlar. Bu aile, Baba Ayı, Anne Ayı ve Minik Ayı’dan oluşur. Baba Ayı büyük ve gür sesiyle otoriter, Anne Ayı nazik ve şefkatli, Minik Ayı ise neşelidir. Bir gün sabah kahvaltılarını yapmak için hazırladıkları lapa çok sıcak olduğu için soğumaya bırakıp ormanda bir yürüyüşe çıkarlar.
O esnada, ormanda gezen meraklı bir kız olan Altın Saçlı Kız, ayıların evini fark eder. Kapının açık olduğunu görünce içeri girer ve evin içindeki her şeyi incelemeye başlar. Masada üç kase lapa görür: Baba Ayı’nın lapası çok sıcak, Anne Ayı’nın lapası çok soğuk, fakat Minik Ayı’nın lapası tam ideal sıcaklıktadır. Onun lapasını yer.
Daha sonra, oturmak için koltuklara geçer. Baba Ayı’nın koltuğu çok sert, Anne Ayı’nın koltuğu çok yumuşaktır, fakat Minik Ayı’nın koltuğu tam istediği gibidir. Ancak koltuk kırılır ve Altın Saçlı Kız koltuğu mahveder.
Yorgun hisseden kız, yukarı kata çıkar ve yatak odasını keşfeder. Baba Ayı’nın yatağı çok sert, Anne Ayı’nın yatağı çok yumuşak, ancak Minik Ayı’nın yatağı tam uygun ve rahattır. Bu yatağa yatıp uykuya dalar.
Ayı ailesi eve geri döndüğünde, sofradaki yemeklerin tadılmış, koltuğun kırılmış ve Minik Ayı’nın yatağında birinin uyuduğunu fark eder. Minik Ayı, yatakta yatan Altın Saçlı Kız’ı gördüğünde heyecanla bağırır. Kız bu sesle uyanır ve korkuyla kaçarak ormanda kaybolur.
Bu masal, “orta yolu bulma” düşüncesini öğretirken, aynı zamanda başkaların eşyalarına izinsiz dokunmanın yanlış olduğuna dair bir ders de verir. Altın Saçlı Kız’ın merakı bazen tehlikeli olabilirken, ayı ailesinin hoşgörüsü ve sükûneti örnek teşkiller.
Bir yanıt yazın